• bilgi@busrayigit.av.tr
  • 0543 745 40 75
ARA 0543 745 40 75

CEZA DAVASI NEDENİYLE ARACINA ŞERH KONAN ve MALLARINA EL KOYULAN KİŞİLERİN TAZMİNAT HAKLARI ve ELDE ETME KOŞULLARI

CEZA DAVASI NEDENİYLE ARACINA ŞERH KONAN ve MALLARINA EL KOYULAN KİŞİLERİN TAZMİNAT HAKLARI ve ELDE ETME KOŞULLARI

Ceza Davası Nedeniyle Mallarına El Konan, Şerh Konan Kişilerin Tazminat Hakları Var Mıdır? Varsa Koşulları Nelerdir?

ANAYASA MAHKEMESİNİN 12/12/2024 TARİHLİ PİLOT KARARI İLE BİRLİKTE, CEZA DAVASI KAPSAMINDA ARACINA EL KONMAYIP YALNIZA ŞERH KONAN KİŞİLER DE TAZMİNAT DAVASI AÇMA HAKKINA SAHİP OLDUĞU YÖNÜNDE UYGULAMALAR YAPILACAKTIR.

 

CEZA DAVASI KAPSAMINDA ARACINA HAKSIZ VE MAKUL SÜREDEN FAZLA ŞERH KONAN YAHUT EL KONAN KİŞİLERİN MÜLKİYET HAKLARI İHLAL EDİLMİŞTİR.

 

Ceza Muhakemesi Kanunu madde 141 :”

Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat

 

Madde 141 – (1) Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;

 

a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,

 

b) Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan,

 

c) Kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklanan,

 

d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen,

 

e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,

 

f) Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan,

 

g) Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan,

 

h) Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen,

 

i) Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen,

 

j) Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen,

 

k) (Ek: 11/4/2013-6459/17 md.) Yakalama, adli kontrol veya tutuklama işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmayan,48

 

l) (Ek:2/3/2024-7499/12 md.) Konutunu terk etmemek veya uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla hastaneye yatmak dâhil, tedavi veya muayene tedbirlerine tâbi olmak ve bunları kabul etmek şeklindeki adli kontrol yükümlülükleri uygulandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,

 

Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler.

 

(2) Birinci fıkranın (e), (f) ve (l) bentlerinde belirtilen kararları veren merciler, ilgiliye tazminat hakları bulunduğunu bildirirler ve bu husus verilen karara geçirilir.48

 

(3) (Ek:18/6/2014-6545/70 md.) Birinci fıkrada yazan hâller dışında, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere hâkimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir.

 

(4) (Ek:18/6/2014-6545/70 md.) Devlet, ödediği tazminattan dolayı görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan hâkimler ve Cumhuriyet savcılarına bir yıl içinde rücu eder.

 

 

 

Tazminat isteminin koşulları

 

Madde 142 – (1) Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir.

 

(2) İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanır. (Ek cümleler:2/3/2024-7499/13 md.) Ancak, 141 inci maddenin birinci fıkrasının (e), (f) ve (l) bentleri kapsamındaki istemler bakımından 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Tazminat Komisyonunun Görevleri ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Kanun hükümleri uygulanır. Bu fıkra uyarınca 6384 sayılı Kanun kapsamında olmasına rağmen ağır ceza mahkemesine yapılan istemler, Komisyona gönderilir. Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren ve girmeyen istemler birlikte yapılmış ise ağır ceza mahkemesi görev alanına girmeyen istemleri ayırmak suretiyle Komisyona gönderir. Bu hâllerde ağır ceza mahkemesine yapılan istem tarihi esas alınır.

 

(3) Tazminat isteminde bulunan kişinin dilekçesine, açık kimlik ve adresini, zarara uğradığı işlemin ve zararın nitelik ve niceliğini kaydetmesi ve bunların belgelerini eklemesi gereklidir.

 

(4) Dilekçesindeki bilgi ve belgelerin yetersizliği durumunda mahkeme, eksikliğin bir ay içinde giderilmesini, aksi hâlde istemin reddedileceğini ilgiliye duyurur. Süresinde eksiği tamamlanmayan dilekçe, mahkemece, itiraz yolu açık olmak üzere reddolunur.

 

(5) Mahkeme, dosyayı inceledikten sonra yeterliliğini belirlediği dilekçe ve eki belgelerin bir örneğini Devlet Hazinesinin kendi yargı çevresindeki temsilcisine tebliğ ederek, varsa beyan ve itirazlarını iki hafta içinde yazılı olarak bildirmesini ister.[49]

 

(6) İstemin ve ispat belgelerinin değerlendirilmesinde ve tazminat hukukunun genel prensiplerine göre verilecek tazminat miktarının saptanmasında mahkeme gerekli gördüğü her türlü araştırmayı yapmaya veya hâkimlerinden birine yaptırmaya yetkilidir.

 

(7) (Değişik: 25/5/2005 - 5353/20 md.) Mahkeme, kararını duruşmalı olarak verir. İstemde bulunan ile Hazine temsilcisi, açıklamalı çağrı kâğıdı tebliğine rağmen gelmezlerse, yokluklarında karar verilebilir.

 

(8) Karara karşı, istemde bulunan, Cumhuriyet savcısı veya Hazine temsilcisi, istinaf yoluna başvurabilir; inceleme öncelikle ve ivedilikle yapılır. (Ek cümleler:2/3/2024-7499/13 md.) Karar yerinde görülmezse bölge adliye mahkemesince işin esası hakkında karar verilir. Bölge adliye mahkemelerince bu fıkra uyarınca verilen kararlar kesindir.

 

(9) (Ek: 15/8/2017-KHK-694/144 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/139 md.) Tazminat davaları nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan nisbî avukatlık ücreti ödenir. Ancak, ödenecek miktar Tarifede sulh ceza hâkimliklerinde takip edilen işler için belirlenen maktu ücretten az, ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen maktu ücretten fazla olamaz.

 

(10) (Ek: 15/8/2017-KHK-694/144 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/139 md.) Tazminata ilişkin mahkeme kararları, kesinleşmeden ve idari başvuru süreci tamamlanmadan icra takibine konulamaz. Kesinleşen mahkeme kararında hükmedilen tazminat ile vekâlet ücreti, davacı veya vekilinin davalı idareye yazılı şekilde bildireceği banka hesap numarasına, bu bildirimin yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içinde ödenir. Bu süre içinde ödeme yapılmaması halinde, karar genel hükümler dairesinde infaz ve icra olunur.”

YARGITAY’ın, Yalnızca El Koyma Durumunda Tazminat Ödeneceği Yönünde, Yeni Pilot Kararın Aksi Yönünde Uygulamalarına İlişkin Örnek Kararları

 

1)

YARGITAY

12. CEZA DAİRESİ

Esas Numarası: 2017/10055

Karar Numarası: 2018/4118

Karar Tarihi: 09.04.2018

Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat

Davacının tazminat talebinin reddine ilişkin hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;

Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Tazminat talebinin dayanağını oluşuran Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2009/582 Esas -2011/698 Karar sayılı dosyasının yapılan incelemesinde; davacıya ait olan ve olay tarihinde kullanması için davacının kardeşi ... ... verilen 56 KC 296 plaka sayılı kamyona ... ... üzerine atılı uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma ve sağlama suçu kapsamında Batman Sulh Ceza Mahkemesi'nin 20/04/2009 tarih ve 2009/71 D.İş sayılı kararına istinaden siciline devredilemez - satılamaz şerhi konulduğu ve aynı gün araç Batman Emniyet Müdürlüğü ekiplerince yed'i emin otaparkına çekilmek suretiyle muhafaza altına alındığı, yapılan yargılama sonunda dosya kapsamında sanık olarak bulunan ... ... atılı eylem sebebi ile 15 yıl hapis cezası verildiği, suçta kullanılacağını bilmediği gerekçesi ile aracın da sahibi olan davacıya iadesine hükmedildiği, 26/09/2013 tarihinde kararın kesinleşmesi üzerine 07/02/2014 tarihinde araç davacıya iade edildiği, 28/02/2014 tarihinde davacı vekili aracılığı ile verdiği dava dilekçesinde, bahse konu araç için yed'i emin otoparkına 14.000TL ücret ödediğini, ayrıca yaklaşık 4 yıl süresince el konulan kamyonunu işletememesi sebebi ile zararının bulunduğunu beyan ederek 5271 sayılı CMK'nun 141 ve devamı maddeleri uyarınca Hazine aleyhine 265.666 TL değerinde maddi tazminat davası açtığı anlaşılmıştır.

Anayasa'nın 35. maddesi'nin birinci fıkrasında "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir." denilmek suretiyle mülkiyet hakkı güvenceye bağlanmıştır. Ancak mülkiyet hakkı sınırsız bir hak olarak düzenlenmemiş, bu hakkın kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlandırılabileceği öngörülmüştür. Mülkiyet hakkına müdahalede bulunulurken temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin genel ilkeleri düzenleyen Anayasa'nın 13. maddesinin de gözönünde bulundurulması gerekmektedir. Anılan madde uyarınca temel hak ve özgürlükler, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmaksızın Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu kapsamda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) özellikle el koyma ve müsadere yoluyla yapılan müdahalelere ilişkin verdiği kararlarda, keyfi müdahalelerden korunmak amacıyla mülkiyet hakkına müdahale teşkil eden önlemlerin kanun dışı veya keyfi ya da orantısız olamayacağına vurgu yapmaktadır. (Ali Esen - Türkiye, Başvuru No: 74522/01, 24/7/2007). Kişilerin Anayasa ile güvence altına alınan mülkiyet hakkının korunması ile sahip olunan bu hakkın kamu yararına aykırı olarak suçta kullanılması durumunda nasıl orantılı bir şekilde sınırlandırılabileceğine ilişkin sorun yine AİHM kararları ile aydınlatılmaya çalışılmış ve özellikle mülkün varsa resmi siciline devredilmesinin önlenmesi amacıyla şerh konulması, bazı durumlarda yargılama sonunda verilebilecek müsadere kararının sonuçsuz kalmasının önlenmesi ile mülkün yine suçta kullanılmasının önüne geçilmesi maksadıyla alıkonulabileceği hususları üzerinde durulmuştur. AİHM içtihatları ışığında ulusal mevzuatımız değerlendirildiğinde; 5271 sayılı CMK'nun taşınmazlara, hak ve alacaklara el konulmasını düzenleyen 128. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca kara, deniz ve hava ulaşım araçları hakkında verilen el koyma kararlarının sicile şerh verilmek suretiyle icra olunacağı hükme bağlanmış olup, ulaşım araçlarına fiilen el konulacağına yani alıkoymaya ilişkin ise herhangi bir atıf yapılmamış olmakla birlikte 5607 sayılı Kanun kapsamında kara, deniz ve hava ulaşım araçları hakkında alıkoymaya ilişkin bir takım istisnalar bulunmaktadır. Adli olaylarda mülkiyet hakkına müdahale edilirken Anayasa'nın 35. maddesi başta olmak üzere yukarıda zikredilen kanun maddeleri de gözönünde bulundurularak orantılı bir karara varılması elzemdir. AİHM bu kapsamda el koyma ile kanuna aykırı eylem arasındaki illiyet bağının kamu makamlarınca makul bir şekilde değerlendirilmesini de başka bir güvence ölçütü olarak kabul etmektedir. El koyma ve müsaderenin muhakkak uygulanması gerektiği kabul edildiği takdirde özellikle iyiniyetli üçüncü kişiler yönünden eşyanın belirli koşullar dahilinde iadesi veya bu mümkün olamıyorsa eşya sahibinin zararının tazmini gerektiği hususu da kararlarda sıkça zikredilmektedir. Müsadere veya geçici el koyma yoluyla mülkiyet hakkına yapılan müdahalelerin bireyin menfaatleri ile kamunun yararı arasında olması gereken adil dengeyi bozmaması için öncelikle suça konu eşyanın malikinin davranışı ile suç arasında uygun bir illiyet bağının olması, iyi niyetli eşya malikine eşyanın iade edilmesi veya iyi niyetli malikin bu nedenle oluşan zararının tazmin edilmesi gerekmektedir Somut olayda, uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma ve sağlama suçu kapsamında el konulan kamyon iyi niyetli üçüncü kişi konumundaki davacıya ait olduğu anlaşıldıktan sonra dahi el koyma tedbirinin fiili olarak uygulanmasına devam edilmiştir. El konulan aracın fiilen alıkonulması yerine trafik siciline şerh konulmasının niçin yetersiz kaldığı, 5271 sayılı CMK'nun 128. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca kara, deniz ve hava ulaşım araçları hakkında verilen el koyma kararlarının sicile şerh verilmek suretiyle icra olunacağı düzenlendiği halde, hangi gerekçe ile araca fiilen el konulduğu mahkeme kararından anlaşılamamaktadır. Araca el konulmasına neden olan eylemle ilgili olarak davacı hakkında herhangi bir suç isnadında bulunulmamıştır. Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iddianamede, aracı kullanan davacının kardeşi hakkında cezalandırma talebinde bulunulmuş, mahkeme de davacı, katılan sıfatıyla yargılamaya dahil edilmiş ve yargılama neticesinde davacının kardeşi hakkında mahkumiyetine karar vermiştir. Mahkeme davacıyı somut olay bakımından iyi niyetli üçüncü kişi konumunda olduğunu kabul ederek aracın kendisine iadesine karar vermiştir. Buna rağmen davacının aracının 4 yıl gibi bir süre alıkonularak davacının ticari amaçla taşıma işlerinde kullandığını beyan ettiği aracından elde edeceği gelirden mahrum kalmıştır.Anayasa Mahkemesi'nin 20/9/2017 tarih ve 2014/14195 başvuru numaralı kararında da belirtiği üzere suçta kullanılan veya suça konu eşyalara el konulması; bu eşyaların yeniden suçta kullanılmalarının önüne geçilmesi, caydırıcılığın sağlanması ve muhtemel bir müsaderenin sonuçsuz kalmasını önlemek gibi amaçlar taşımaktadır. Bununla birlikte kamu makamlarının söz konusu tedbirleri alırken kişilerin mülkiyet haklarının korunmasını da gözetmeleri gerekmektedir. Fiilen el koyma tedbirinin uygulanması, kişilerin geçici süreyle de olsa mülkünden yoksun bırakılması gibi ağır bir sonuca yol açmaktadır. El konulan aracın müsadere edilemeyeceğinin anlaşılmasına ve davacının aracının sicil kaydına şerh konulmak suretiyle daha az zarara yol açabilecek bir yolun da varlığına rağmen yargılama sonuna kadar kamyona fiilen el konulması şeklindeki müdahalenin 5271 sayılı CMK'nun 128. maddesinin dördüncü fıkrasına aykırı olduğu gibi ölçülülük ilkesi ile de bağdaşmadığı anlaşılmaktadır. Tüm bu açıklamalar ışığında, davacının tazminat talebi doğrultusunda zararını karşılayacak uygun bir maddi tazminata karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi,

Kanuna aykırı olup, davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 09/04/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

2)

YARGITAY

12. CEZA DAİRESİ

Esas Numarası: 2021/10276

Karar Numarası: 2024/20

Karar Tarihi: 08.01.2024

DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat

DAVA TARİHİ : 23.09.2019

TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Esastan Ret

İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

1. Davacı vekili 23.09.2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; "müvekkilinin 27 HK 352 plaka sayılı aracına 27.12.2018 tarihinde içinde kaçak iddia edilen av tüfekleri bulunduğu iddiası ile el konulduğunu, Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/5047 soruşturma sayılı dosyasında ele geçirilen av tüfeklerinin yasal bir şekilde faturalı olduğundan müvekkili lehine 05.09.2019 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, haksız olarak yaklaşık 9 aydan fazla süre araca el konulması nedeniyle aracı kullanamaması nedeniyle maddi kayıp yaşadığını ve ... üzerinde satılamaz şerhi de bulunduğundan tasarrufta yapamadığını belirterek; haksız el koyma tedbiri uygulanması nedeniyle 135.000 TL maddi tazminatın haksız el koyma tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte ile davalıdan tahsilini" talep etmiştir.

2.Davalı vekili 06.11.2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; " açılan davanın süresinde olmadığını, bu konuda mahkemece araştırma yapılması gerektiğini, davacının yargılama esnasında yasalara ve diğer hukuk kurallara aykırı herhangi bir işlem yapmadığı davacı hakkında yapılan yargılamanın yasal kurallara uygun bir şekilde gerçekleştirildiğini, davacının maddi zararları ispat etmesi gerektiğini belirtmek suretiyle davanın reddi gerektiğini" beyan etmiştir.

3.... Ağır Ceza Mahkemesinin, 27.02.2020 tarihli ve 2019/231 Esas 2020/66 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

4.Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 02.07.2020 tarihli ve 2020/765 Esas 2020/683 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

5.Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 15.12.2021 tarihli, davacı vekilinin temyiz isteminin esastan reddi görüşünü içerir tebliğname ile Daireye tevdii olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Davacı vekilinin temyiz istemi; davanın reddi kararının usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkindir.

III. DAVA KONUSU

Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü

İlk Derece Mahkemesince; dava dışı şüpheliler Mehmet Sabir Fırat ve Osman Öz hakkında 5607 sayılı yasaya muhalefet ve 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçlarından soruşturma başlatıldığı, Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/5047 soruşturma sayılı dosyası kapsamında şüpheliler hakkında 05.09.2019 tarih ve 2018/5047 soruşturma sayılı kararı ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, bu kapsamda 27 HK 352 plaka sayılı araca 27.12.2018 tarihinde el konulduğu ve 05.09.2019 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair kararla birlikte aracın sahibine iadesine karar verildiği, her ne kadar davacı vekili tarafından el koyma nedeniyle maddi tazminat talebinde bulunulmuş ise de, davaya konu 27 HK 352 plaka sayılı aracın olay tarihi olan 27.12.2018 tarihinde ele geçiriliş şekli, söz konusu aracı kullanan şoför Mehmet Sabir Fırat'ın soruşturma aşamasında emniyetteki ifadesinde söz konusu aracı Gazi Taşçı isimli şahıstan emanet olarak aldığı, aracın ruhsat sahibi olan davacı ... isimli kişiyi tanımadığını belirttiği, soruşturma aşamasında Mehmet Gazi Taşçı'nın kollukta alınan beyanında Mehmet Sabir Fırat'ın arkadaşı olduğunu, dava konusu olan 27 HK 352 plaka sayılı aracın kendisine ait olduğunu ancak ruhsat sahibinin davacı ... olduğunu, ...'ın cezavine girdiğinden dolayı aracın ruhsatını kendi üzerine alamadığını, söz konusu aracı arkadaşı olan Mehmet Sabir Fırat'a yardım amacıyla emaneten verdiğini belirttiği, dava konusu aracın kolluk görevlileri tarafından el koyma tarihinde trafikten men kaydının bulunduğu, bu yönüyle kolluk görevlileri tarafından yapılan işlemlerde herhangi bir usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla yasal koşullar oluşmadığından davacı vekilinin maddi tazminata ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü

Bölge Adliye Mahkemesince; vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre mahkemenin kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığı, delillerde ve işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığı, davanın reddi gerektiği yönünde mahkemede oluşan kanaat ve takdirin dosya kapsamına uygun bulunduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmeyerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE

Tazminat talebinin dayanağı olan Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/5047 soruşturma numaralı dosyası kapsamında, davacının kayıt maliki olduğu dava konusu 27 HK 352 plaka sayılı aracın 27.12.2018 tarihinde muhafaza altına alındığı, Hakkari Sulh Ceza Hakimliğinin 28.12.2018 tarihli 2018/1591 D.İş sayılı kararıyla 5607 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin 2 nci fıkrası gereğince alıkonulmak üzere el konulmasına karar verildiği, yapılan soruşturma neticesinde dava dışı şüpheliler hakkında 05.09.2019 tarih ve 2018/5047 soruşturma 2019/1111 karar sayılı kararı ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verilerek dava konusu el konulan 27 HK 352 plakalı aracın sahibine iadesine karar verildiği, kararın dava dışı şüpheliler Mehmet Sabir Fırat'a 19.09.2019 tarihinde, Osman Öz'e 15.09.2019 tarihinde tebliğ edildiği, el konulma tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK'nın 141 vd. maddelerinin yürürlükte olduğu anlaşılmıştır.

Davacı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden;

5271 sayılı Kanun'un 141 inci maddesinin (j) bendinde, eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen kişilerin uğramış olduğu zararları isteyebilecekleri düzenlenmiş olup, aynı Kanun'un 128. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca kara, deniz ve hava ulaşım araçları hakkında verilen el koyma kararlarının sicile şerh verilmek suretiyle icra olunacağı belirtildiği, bunun istisnası ise 5607 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinde düzenlenmekte olup, bu maddesinin 2 nci fıkrasında yer alan düzenlemeye göre aracın kaçakçılıkta kullanılması nedeniyle soruşturma ve kovuşturma devam ederken, kaçakçılık suçunun işlenmesinde tekrar kullanılması halinde, el konulan ... alıkonulacaktır.

Dairemizce yapılan incelemede, Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/5047 soruşturma numaralı dosyası kapsamında,davacının kayıt maliki olduğu dava konusu 27 HK 352 plaka sayılı ... 27.12.2018 tarihinde yapılan önleme araması neticesinde durdurulması üzerine aracın yapılan sistem sorgulamasında aracın üzerinde ... Hazırlık Bürosunun 2017/282 Soruşturma kapsamında 5607 sayılı Kanun kapsamında ihtiyati tedbir kararının bulunduğunun tespiti üzerine savcılıkça alınan talimat üzerine dava konusu aracın muhafaza altına alınarak arama kararı talebinde bulunulduğu, Hakkari Sulh Ceza Hakimliğinin 27.12.2018 tarihli 2018/1582 D.İş sayılı kararına istinaden araçta yapılan arama neticesinde aracın arka açık kasa kısmında bulunan kömür çuvallarının alt kısmında gizlenmiş vaziyette faturası ve belgesi bulunmayan av tüfeği, kuru sıkı tabanca ve tabanca fişeklerinin bulunduğunun tespit edilmesi üzerine anılan mahkeme kararına istinaden ele geçirilen dava konusu olmayan yazılı suç unsurlarına el konulduğu,Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığının 28.12.2018 tarihli yazısıyla; dava konusu 27 HK 352 plaka sayılı aracın kaçakçılık suçunda ikinci kez kullanılması ve üzerinde ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/282 soruşturma sayılı dosyası kapsamında 06.02.2017 tarihli 5607 sayılı Kanun gereğince konulan ihtiyati tedbir olması sebebiyle 5607 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin 2 nci fıkrası uyarınca alıkonulmak üzere el konulmasına karar verilmesinin talep edilmesi üzerine Hakkari Sulh Ceza Hakimliğinin 28.12.2018 tarihli 2018/1591 D.İş sayılı kararıyla, suçun işlenilmesinde ikinci defa kullanılan dava konusun aracın 5607 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin 2 nci fıkrası gereğince alıkonulmak üzere el konulmasına dair verilen karar gereğince 31.12.2018 tarihli teslim ve tesellüm tutanağı ile yediemine teslim edildiği, yapılan soruşturma neticesinde Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığınca dava dışı şüpheliler Mehmet Sabir Fırat ve Osman Öz hakkında kaçak olduğu şüphesi ile ele geçirilen dava dışı malzemeleri faturalı olduğu, bahse konu faturalarda herhangi bir usulsüzlük tespit edilemediğinden şüphelilerin üzerine atılı kaçakçılık suçunu işlediğine dair dosya kapsamında bir delil bulunmadığı anlaşıldığından 05.09.2019 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına ve dava konusu el konulan 27 HK 352 plakalı aracın sahibine iadesine karar verildiği ancak dosya kapsamına göre dava konusu aracın kayıt maliki olan davacıya iade edildiğine dair herhangi bir belge ya da tutanağın bulunmadığı dava dilekçesinde de davacı tarafından aracın iade edildiğine ilişkin herhangi bir beyanda bulunulmadığı, davanın 05.09.2019 tarihli takipsizlik kararından sonra 23.09.2019 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.

İlk derece mahkemesince dava konusu aracın kolluk görevlileri tarafından el koyma tarihinde trafikten men kaydının bulunduğu, bu yönüyle kolluk görevlileri tarafından yapılan işlemlerde herhangi bir usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı şeklindeki yetersiz gerekçe ve eksik araştırma neticesinde davanın reddine karar verilmiş ise de Anayasa Mahkemesinin 20.09.2017 tarih, 2014/14195 başvuru numaralı kararında belirttiği hususlar dahilinde, iyiniyetli üçüncü kişilere ait taşınırlar hakkında yapılan fiili el koyma işlemlerine ilişkin olarak bu şahısların zararlarını talep edebilecekleri, ancak bu halde, fiili el koyma süresinin makul olup olmadığı hususunun gözetilmesi gerektiği de dikkate alınarak; mahkemece 27.12.2018 tarihinde muhafaza altına alınarak daha sonra verilen el koyma kararı doğrultusunda 31.12.2018 tarihinde yediemine teslim edilen iyi niyetli 3. kişi konumunda olan davacıya ait dava konusu aracın Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığının 05.09.2019 tarihli kararı ile iadesine karar verilmesi üzerine davacıya teslim edilip edilmediği, edilmiş ise ne zaman teslim edildiğine ilişkin araştırma yapılmadan ve aracın makul sürede iade edilip edilmediğine ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmadan hüküm kurulduğunun anlaşılması karşısında; mahkemece belirtilen hususlarda araştırma yapılarak sonucuna göre CMK’nın 141/1-j maddesi gereğince tazminat isteme koşullarının oluşup oluşmadığının karar yerinde tartışılması suretiyle hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ve yetersiz gerekçe ile verilen davanın reddine ilişkin kararın Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine karar verilmesi hukuka aykırı görülmüştür.

V. KARAR

Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 02.07.2020 tarihli ve 2020/765 Esas 2020/683 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca ... Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

08.01.2024 tarihinde karar verildi.

3)

YARGITAY

12. CEZA DAİRESİ

Esas Numarası: 2022/3006

Karar Numarası: 2024/3120

Karar Tarihi: 11.06.2024

SAYISI : 2021/245 E., 2021/554 K.

DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat

DAVATARİHİ: 25/02/2020

TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ: Temyiz istemlerinin esastan reddi

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; davacı vekili tarafından temyizi üzerine yapılan ön inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK'nın 361/1. ve 5271 sayılı CMK'nın 298/1. maddesindeki temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı tespit edilmekle, işin esasına geçildi, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

İlk Derece Mahkemesince davacı vekilinin haksız el koyma nedeniyle 301.000 TL maddi tazminatın el koyma tarihinden, 100.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden işleyecek ticari faizi ile ödenmesine ilişkin talebinin davanın kısmen kabulü ile 700 TL maddi tazminatın 10/01/2018 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca davacı vekilinin temyiz isteminin esastan reddine karar verilmesi görüşünü içeren Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Davacı vekilinin temyiz sebepleri; usul ya yasaya aykırı karar verildiğine, aracın işletilememesinden kaynaklanan zararın da maddi tazminata dahil edilmesi ve haksız el koyma nedeniyle manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğine ilişkindir.

III. DAVANIN KONUSU

İlk Derece Mahkemesince, tazminat talebinin dayanağı olan Şemdinli Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/2201 soruşturma dosyası kapsamında, davacı şirket hakkında yürütülen soruşturma sonucunda; 08/12/2017 tarihinde...plaka sayılı aracın ve araçta bulunan 75 bin adet kaiser marka av tüfeği fişeklerinin muhafaza altına alındığı, 10/01/2018 tarihinde el konulan...plaka sayılı aracın trafik kaydına satılamaz ve devredilemez şerhi verildiği ve el konulmasına karar verildiği, 10/12/2017 tarihinde...plaka sayılı aracın, 09/12/2017 tarihinde ise av tüfeği fişeklerinin yediemine teslim edildiği, Şemdinli Cumhuriyet Başsavcılığının 08/04/2019 tarihli, 2017/2201 soruşturma numaralı ve 2019/390 Karar numaralı kararıyla kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği ve ele geçirilen av tüfeği fişeklerinin sahibine iadesi ile...plaka sayılı araç üzerindeki şerhin kaldırılmasına karar verildiği, 11/01/2018 tarihinde...plaka sayılı aracın yedieminden şirket yetkilisi Fırat Kervan'a teslim edildiği, el koyma tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK'nın 142. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı,

Davacı hakkında aynı konuda açılan davanın bulunmadığı, kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu belirlenerek, kazanç kaybının muhtemel zarar kapsamında olduğu, net gerçek zararın esas alınarak maddi tazminat miktarının tespit edilmesi gerektiği kabul edildiğinden mahkememizce de bu doğrultuda davacının el konulan aracına el koyma tarihinden iade tarihine kadar geçen sürede aracı kullanamamasından dolayı yoksun kaldığı kazancın muhtemel zarar kapsamında olduğu değerlendirilerek bu kapsamdaki maddi tazminat talebinin reddin, söz konusu...plaka sayılı aracın 08/12/2017 tarihinde muhafaza altına alındığı, 11/01/2018 tarihinde ise şirket yetkilisine teslim edildiği, dolayısıyla davacının aracına yaklaşık olarak 1 ay süre ile el konulduğu, bu süre boyunca aracın kullanılmamasından dolayı araçta fiziki olarak herhangi bir değer kaybının meydana gelmeyeceği, soruşturmaya başlama ve aracın iadesine kadar geçen sürenin makul olduğu, soruşturma dosyasında gerekli evraklar temin edildikten hemen sonra aracın iade edildiği kanaatine varılarak araca el koyma nedeniyle davacının ödemek zorunda kaldığı yediemin otopark ücreti olan 700 TL'nin fatura tarihi olan 10/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince kısmen kabul edilen davada, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE VE KARAR

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davacı vekilinin, sair temyiz sebeplerinin reddine, ancak;

5271 sayılı CMK'nın 127 inci maddesinin birinci fıkrasında "Hâkim kararı üzerine veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının, Cumhuriyet savcısına ulaşılamadığı hallerde ise kolluk amirinin yazılı emri ile kolluk görevlileri, elkoyma işlemini gerçekleştirebilir", aynı Kanun'un 127 inci maddesinin üçüncü fıkrasında "Hâkim kararı olmaksızın yapılan elkoyma işlemi, yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını elkoymadan itibaren kırksekiz saat içinde açıklar; aksi hâlde elkoyma kendiliğinden kalkar" şeklinde düzenlenmeye yer verilmiştir.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 141'inci maddesinin birinci fıkrasının (j) bendinde, eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde el konulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen kişilerin uğramış olduğu zararları isteyebileceklerinin belirtildiği, Anayasa Mahkemesinin 20.09.2017 tarih, 2014/14195 başvuru numaralı kararında belirttiği hususlar dahilinde, iyiniyetli üçüncü kişilere ait taşınırlar hakkında yapılan fiili el koyma işlemlerine ilişkin olarak bu şahısların zararlarını talep edebilecekleri, ancak bu halde, fiili el koyma süresinin makul olup olmadığı hususunun gözetilmesi gerekmektedir.

Yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; 08/12/2017 tarihinde yol emniyet ve kontrol devriyesi esnasında durdurulan davacı şirkete ait...plaka sayılı araç içerisinde yapılan kontrolde 75 bin adet kaiser marka av tüfeği fişeğinin bulunduğunun tespit edilmesi üzerine Cumhuriyet Savcısından alınan talimat doğrultusunda dava konusu aracın muhafaza altına alındığı, 10/12/2017 tarihinde yediemine teslim edildiği, dosya kapsamına göre elkoyma işleminin 5271 sayılı CMK'nın 127 inci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen yirmi dört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulması gerektiği ancak dava konusu aracın muhafaza altına alınma işleminden 34 gün sonra Şemdinli Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/2201 soruşturma dosyası ile 10/01/2018 tarihinde trafik siciline şerh konulması talebine istinaden Şemdinli Sulh Ceza Hakimliğinin 10/01/2018 tarihli 2018/19 Diş sayılı kararıyla aracın 5607 Sayılı Kaçakçılık Kanun'un 10/1 maddesi yollamasıyla CMK'nın 128/4 maddesi uyarınca trafik kaydına satılamaz ve devredilemez şerhi ve el konulmasına karar verildiği ve aracın 11.01.2018 tarihinde davacı şirket yetkilisine yediemin sıfatıyla teslim edildiği, bu kapsamda usulüne uygun bir el koyma işleminin bulunmadığı anlaşılmakla; davacı lehine 5271 sayılı CMK’nın 141'inci maddesinin birinci fıkrasının (j) bendi kapsamında tazminat isteme koşullarının oluştuğu, davacı şirketin faaliyet konusunun et ticareti olduğu, dava konusu aracı şirketin nakliye işlerinde kullanıldığının ve haksız el koyma sürecinde başka araç kiralayarak kullanıldığı ve aracı kullanamamaktan kaynaklı olarak maddi tazminat talebinde de bulunduğu dikkate alınarak; davacı tarafından aracın muhafaza altına alındığı tarih ile aracın davacı şirket yetkilisine teslim edildiği tarihe kadar oluşan zararın maddi tazminat kapsamında hüküm altına alınması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,

Hukuka aykırı olup, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin kararının 5271 sayılı CMK'nın 302/2. maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı CMK'nın 304/2-a maddesi uyarınca Van 6. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

11.06.2024 tarihinde karar verildi.

 

4)

YARGITAY

12. CEZA DAİRESİ

Esas Numarası: 2022/3392

Karar Numarası: 2024/561

Karar Tarihi: 12.02.2024

SAYISI : 2021/251 E., 2021/677 K.

DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat

DAVA TARİHİ : 24.04.2018

TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; davacı vekilinin temyizi üzerine yapılan ön inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK'nın 361/1. ve 5271 sayılı CMK'nın 298/1. maddesindeki temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı tespit edilmekle, işin esasına geçildi, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

İlk Derece Mahkemesince davacı vekilinin haksız elkoyma nedeniyle 500.000,00 TL maddi tazminatın elkoyma tarihinden işleyecek yasal faizi ile ödenmesine ilişkin talebinin kısmen kabulü ile 71.050,35 TL maddi tazminatın el koyma tarihinden faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesi üzerine, davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince "...... maliki olan davacı ile mahkumiyetine karar verilen sanıklar arasında genel hükümlere göre açılacak tazminat davasına konu edilmesi gereken alacağa ilişkin olarak açılan tazminat davasının, davaya konu aracın suçta kullanıldığı ve 5271 sayılı CMK'nın 141 ve devamı maddelerinde belirtilen tazminat isteme koşullarının oluşmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulması üzerine, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca davacı vekilinin temyiz istemlerinin esastan reddi ile hükmün onanmasına karar verilmesi görüşünü içeren Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Davacı vekilinin temyiz istemi; İstinaf merciince usul ve yasaya aykırı karar verildiğini, belirtmiştir.

III. DAVA KONUSU

İlk Derece Mahkemesince, tazminat talebinin dayanağı olan ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/262 Esas – 2012/397 Karar sayılı ceza dosyası incelendiğinde, ruhsat sahibi davacı olan 06 BV 6608 plaka sayılı araca 5607 sayılı Yasaya muhalefet suçundan yürütülen soruşturma kapsamında 20.03.2011 tarihinde fiilen el konulduğu, teslim edilmediği, yapılan yargılamada dosya dışı sanıklar hakkında 5607 sayılı Yasaya aykırılık suçu nedeniyle mahkumiyet kararı verildiği, iyi niyetli üçüncü kişiye ait olması nedeniyle aracın müsaderesi talebinin reddine ve sahibine iadesine dair karar verildiği, kararın 23.10.2017 tarihinde kesinleştiği, tazminat davasının dayanağını oluşturan davanın kesinleşmesi ve kesinleşmeden itibaren her halde 1 yıl içinde koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasının açılması gerektiği kaldı ki istinaf bozma ilamında da belirtildiği üzere tazminat davasına esas teşkil eden dosyanın beraat ile değil mahkumiyet ile sonuçlanmış olduğu ve davaya konu aracın suçta kullanılmış olduğu anlaşılmakla CMK141 ve 142 maddeleri kapsamında bulunmayan davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince kısmen kabul edilen davada, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE VE KARAR

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davacı vekilinin sair temyiz sebeplerinin reddine, ancak;

5271 sayılı Kanun'un 142 nci maddesinin birinci fıkrasındaki "Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her halde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir." şeklindeki düzenlemeye göre; davacının tazminata esas dosyasında kesinleşmiş gerekçeli kararının tebliğ edilmemesi nedeniyle üç aylık sürenin davacı için geçerli olmayacağı, söz konusu dosyanın 23.10.2017 tarihinde kesinleştiği ve iş bu davanın da 24.04.2018 tarihinde açıldığı anlaşıldığından mahkemece davanın süresinde açılmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi ve 5271 sayılı Kanun'un 141 inci maddesinin (j) bendinde, eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen kişilerin uğramış olduğu zararları isteyebileceklerinin belirtildiği, Anayasa Mahkemesinin 20.09.2017 tarih, 2014/14195 başvuru numaralı kararında belirttiği hususlar dahilinde, iyiniyetli üçüncü kişilere ait taşınırlar hakkında yapılan fiili el koyma işlemlerine ilişkin olarak bu şahısların zararlarını talep edebilecekleri, ancak bu halde, fiili el koyma süresinin makul olup olmadığı hususunun gözetilmesi gerektiği de dikkate alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Hukuka aykırı olup, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz istemleri yerinde görüldüğünden Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin kararının 5271 sayılı CMK'nın 302/2. maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı CMK'nın 304/2-a maddesi uyarınca Van 1. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

12.02.2024 tarihinde karar verildi.

 

 

 

araca şerh konması nedeniyle tazminat davası, ceza davasından sonra tazminat davası, hasta ve hekim arasındaki davalar, sağlık hukuku, tıp hukuku, doktora karşı dava açmak, hastaya karşı dava açmak, geçersiz inşaat sözleşmesi, arsa payı kat karşılığı inşaat sözleşmesi, gümrük vergileri, tüketici kredisi, emekli maaşına haciz gelir mi, banka emekli maaşına bloke koyabilir mi, emekli maaşına eksik beyanname, gümrük avukatlığı, kaçakçılık suçları, ithalat suçları, ihracat yasakları, gümrükten dolayı açılan idari davalar, gümrük vergileri davaları, gümrük vergilerinin iptali, tütün kaçakçılığı, göçmen kaçakçılığı, alkol kaçakçılığı,CEZA DAVALARINDA DELİLLER, uyuşturucu davasından ceza alan biri yeniden yargılanabilir mi? EN İYİ İŞ DAVASI AVUKATI, keşan miras avukatı, edirne miras avukatı, EN İYİ CEZA AVUKATI, CEZA DAVASI AVUKATLARI, miras davası avukatları, miras avukatları, / CEZA YARGILAMASINDA SUÇUN OLUŞUMUNA İLİŞKİN CEZA ALDIRACAK VEYA BERAAT ETTİRECEK DELİLLER NELERDİR? CEZA DAVALARINDA HANGİ DELİLLER LEHE HANGİLERİ ALEYHEDİR? CEZA DAVALARINDA HANGİ DELİL NASIL KULLANILMALI? , İpsala ceza avukatı

MAKALELER