CEZA YARGILAMASINDA TANIK DİNLENMEDEN KARAR VERİLEBİLİR Mİ? CEZA DAVASINDA MAHKEMEYE BİLDİRİLEN TANIK HAKKINDA ZORLA GETİRME KARARI ÇIKAR MI? CEZA YARGILAMASINDA TANIK DİNLENME USULÜ HAKKINDA YARGITAY KARARLARI
Türk Ceza Hukukuna göre, soruşturma aşamasında bir kişinin bilgisine başvuruldu ise, bilgisine başvurulan sıfatını haiz olarak ifadesi alınır ve ceza davası açıldığında da bu kişinin mahkemeye tanık olarak çağrılması gerekir.
Soruşturma aşamasında bilgisine başvurulan kişinin mahkemede dinlenmemesi, beyanlarının tanık beyanı olarak dikkate alınmaması sonucunu doğurur. Mahkemede tanık olarak dinlenmemiş birinin beyanını delil göstererek hüküm kurulması ceza yargılamasını usulsüz ve verilen kararı hukuka aykırı hale getirecek, yüksek mahkemece verilen kararın bozulmasına sebep olunacaktır.
Ancak mahkeme kimi zaman soruşturmada dinlenen kimsenin mahkemede dinlenmeyeceğini gerekçeli bir şekilde açıklar ve dinlemekten vazgeçtiğini kararda belirtirse bu durum bazı durumlarda geçerli bir karar olup tanık dinlenmeyebilir. Bu kararın hukuka uygun olabilmesi için tanığın dinlenmesinin olayın aydınlatılmasında bir etkisi olmayacağının açıkça görülebilmesi gerekmektedir. Mahkemeye sunduğunuz tanığın veya dosyada bilgisinin ve görgüsünün aydınlatıcı olacağını düşündüğünüz tanıkların dinlenmeme ihtimali var ise uzman ceza avukatından hukuki destek almanız önemlidir.
Tanığın ifadesinin geçerli olabilmesi için , tanık ifadesine dayanılarak açılan bir dava ya da kurulan hüküm varsa, ifadesinin kolluk tarafından değil mahkeme tarafında alınmış olması gerekmektedir.
CEZA YARGILAMASINDA TANIK ZORLA GETİRİLEBİLİR Mİ?
Gitmesi gereken ilk duruşmaya gitmeyen tanık hakkında zorla getirme emri çıkar. Zorla getirme emrine rağmen bir sonraki duruşmaya da gitmeyen tanık hakkında yakalama kararı çıkar. Tanıklık kamu görevi olduğundan hiç kimse ceza yargılamasında tanıklık yapmaktan kaçınamaz. Bu nedenle tanık olarak eklenilen dosyanın duruşma günlerinde mutlaka mahkemede hazır bulunulmalıdır.
MAĞDUR / MÜŞTEKİ CEZA YARGILAMASINDA TANIK OLARAK DİNLENEBİLİR Mİ?
Evet, dinlenebilir. Ancak yemin verdirilemez. Yeminle dinlenen mağdurun ifadesi usulsüz alınmış bir ifade olacaktır.
1)
YARGITAY
2. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2011/24929
Karar Numarası: 2011/39738
Karar Tarihi: 28.11.2011
CEZA YARGILAMASINDA TANIKLARIN ÇAĞRILMASI
KASTEN YARALAMA SUÇU
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : 1 - Sanık hakkında kamu görevlisini kasten yaralamaya teşebbüs suçundan verilen karara yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Kamu görevlisini kasten yaralamaya teşebbüs suçundan hükmolunan cezanın miktar ve türüne göre hükmün 21.7.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5219 Sayılı Kanunun 3-B maddesiyle değişik 1412 Sayılı C.M.U.K.nın 305/1 inci maddesi gereğince hüküm tarihine göre temyizi mümkün olmadığından sanığın temyiz isteminin aynı kanunun 317 nci maddesi uyarınca istem gibi reddine,
2 - Sanık hakkında kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçundan verilen karara yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Sanığın daha önce kasıtlı suçtan mahkum olduğu anlaşıldığından, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için aranan,5271 Sayılı C.M.K.nın 231/6 nci maddesinin ( a ) bendinde yazılı "kasıtlı bir suçtan mahkum olmama" koşulunun bulunmaması nedeniyle, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceği belirlenerek yapılan incelemede;
Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Olaya dair bilgileri bulunan Uşak E Tipi Ceza İnfaz Kurumuna tayin edilen O. S. ile Ankara Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna tayin edilen B. G. tanık olarak dinlenerek sanığın hukuki durumunun buna göre değerlendirilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA, 28.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
2)
YARGITAY
1. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2008/2997
Karar Numarası: 2011/6381
Karar Tarihi: 31.10.2011
DURUŞMADA HAZIR BULUNACAKLAR
MÜDAFİİN GÖREVLENDİRİLMESİ
CEZA YARGILAMASINDA TANIKLARIN ÇAĞRILMASI
KASTEN ÖLDÜRME SUÇU
SUÇA TEŞEBBÜS HALİ
M. D.'nu kasten öldürmeye teşebbüsten sanık İ. G., işbu suça yardımdan sanık M. E. T.'ın yapılan yargılanmaları sonunda: Hükümlülüklerine dair (Bakırköy) Yedinci Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 4.6.2007 gün ve 268/230 Sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi sanıklar müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava dosyası C.Başsavcılığından tebliğnameyle Dairemize gönderilmekle; incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : 1-) Sanıklar İ. G. ve M. E. T. hakkında öldürmeye teşebbüs suçundan açılan davada: C.M.K.nun 188/1 inci maddesi uyarınca duruşmaya gelmeyen sanıklar müdafiinin duruşmada hazır bulunarak görevini yapmaya zorlanması, katılmadıkları oturumlardaki bilgi, belge ve işlemlere karşı savunma yapmaya davet edilmesi gerektiğinde C.M.K.nun 150/3 üncü maddesi uyarınca yeni bir zorunlu müdafii görevlendirilmesi yoluna gidilerek savunmada oluşan boşluk ve kısıtlılığın giderilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
2-) Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulu'nun 20.10.2009 gün ve 2009/1-85/242 sayılı, 8.6.2010 gün ve 2010/1-35/140 Sayılı kararlarında açıklandığı üzere, aynı öldürmeye teşebbüs olayının failleri olarak yargılanan ve savunmalarına göre aralarında menfaat çatışması bulunan sanıklar İ. G. ve M. E. T.'ın ayrı ayrı müdafıiler tarafından temsil edilmeleri gerekirken savunmada zaafiyet oluşturacak şekilde aynı müdafii tarafından temsil edilmeleri suretiyle 1136 Sayılı Avukatlık Yasasının 38 ve 5271 Sayılı C.M.K.nun 152 nci maddesine aykırı davranılması,
3-) Olay sırasında olay yerinde bulunan, soruşturma aşamasında tanık sıfatıyla dinlenen ve tensiple duruşmada dinlenmelerine karar verilen H. K. ve İ. H. A. dinlenmeden yada dinlenmeleri yönündeki karardan vazgeçilmeden eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
SONUÇ : Usule aykırı ve sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle, sanıklar hakkında kurulan hükümlerin tebliğnamedeki düşünce gibi (BOZULMASINA), 31.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
3)
YARGITAY
4. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2009/16212
Karar Numarası: 2009/12656
Karar Tarihi: 24.06.2009
CEZA HUKUKUNDA TAKDİRİ İNDİRİM NEDENLERİ
CEZA YARGILAMASINDA TANIKLARIN ÇAĞRILMASI
CEZA YARGILAMASINDA TANIĞA VERİLECEK TAZMİNAT VE GİDERLER
5237 s. TCK/52, 62, 272
5271 s. CMK/43, 61, 309
Yalan tanıklık yapmak suçundan sanık Fatih T.'nın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 272/3-2, 62, 52/2. maddeleri gereğince 4.000 yeni Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair Sandıklı Asliye Ceza Mahkemesinin 28/06/2006 tarihli ve 2005/257 esas, 2006/357 sayılı kararının Adalet Bakanlığınca 14.05.2009 gün ve 2008/5629 sayılı yazısı ile yasa yararına bozulmasının istenmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10.06.2009 gün ve 2009/134870 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Daireye gönderilmekle incelendi:
Tebliğnamede “Tüm dosya kapsamına göre, adı geçen sanığın pazar yerinde meydana gelen bir hırsızlık olayına ilişkin Sandıklı Cumhuriyet Başsavcılığının 2005/1138 sayılı soruşturması kapsamında 29/08/2005 tarihinde polis karakolunda alınan ifadesinde, faillerden birinin mağdurun cebinden cüzdanı çekerken, diğerinin de mağdurun arkasında durarak perdeleme yaparken gördüğünü söylediği, ancak 31/08/2008 tarihinde Savcılıkta alınan ifadesinde şüphelilerden Gülcan İ.'in kendisine hakaret etmesinden dolayı kızdığından, şüphelilerin suçu işledikleri şeklinde ifade verdiğini beyan ettiği, bu beyanları nazara alınarak sanığın yalan tanıklık suçundan mahkumiyetine karar verildiği anlaşılmış ise de, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 30/01/2002 tarihli ve 2001/17125 esas, 2002/1028 sayılı kararında belirtildiği üzere, kolluk önünde verilen ifadenin yalan tanıklık suçunu oluşturmayacağı cihetle, unsurları oluşmayan müsnet suçtan sanığın beraati yerine, yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Gereği görüşüldü;
Ceza yargılamasında beyan delilleri arasında yer alan tanık anlatımları, kanıt araçlarından olduğundan, tanıkların çağrılması ve dinlenilmesi yöntemleri yasada ayrıntılı olarak düzenlenmiş (CYY. m. 43 ila 61) ve adaleti yanıltmaya neden olabilecek gerçeğe aykırı tanıklıkta bulunulması da suç olarak düzenlenmiştir. Belirtilen yasal hükümler uyarınca soruşturma evresinde tanık dinlemeye yetkili olan makam Cumhuriyet savcısı, kovuşturma evresinde mahkeme, naip hakim veya istinabe olunan hakimdir (Centel, Nur/Zafer, Hamide, Ceza Muhakemesi Hukuku, 5. Bası, İstanbul 2008, s. 236). Adli görevleri nedeniyle kolluk görevlilerinin olayla ilgili görgüsü olan kişileri "ifade sahibi" sıfatıyla dinlemeleri, onlara "tanık" sıfatını vermemekte ve yasadaki tanıklığa ilişkin hükümlerin uygulanmasını gerektirmemektedir. Dolayısıyla doktrinde de belirtildiği üzere (Tezcan, Durmuş/Erdem, M.Ruhan/Önok, Murat, Ceza Özel Hukuku, 6. Bası, Ankara 2008, s.880; Ünver, Yener, Adliyeye Karşı Suçlar, İstanbul 2008, s. 186) kolluğun "tanık dinleme" yetkisi bulunmamaktadır.
5237 sayılı TCY.nın 272. maddesinde düzenlenen yalan tanıklık suçunun oluşması için tanık dinlemeye yetkili kişi veya kurul önünde ya da mahkeme veya yemin ettirerek tanık dinlemeye kanunen yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapılmasının zorunlu bulunması, başka deyişle hukuksal bir uyuşmazlığa konu bir olayla ilgili olarak bilgisini aktaran kişinin yasalar gereği “tanık” sıfatıyla dinlenilmesinin gerekmesi ve ceza soruşturmasında 5271 sayılı CYY. hükümleri uyarınca kolluğun tanık dinleme yetkisinin bulunmaması ve incelenen dosyada hükümlünün kollukta verdiği ifadeye dayalı olarak kamu davasının açılması karşısında, suçun oluşmadığı gözetilerek beraat hükmü kurulması yerine, hükümlülüğe karar verilmesi yasaya aykırı görüldüğünden, 5271 sayılı CYY.nın 309/4-d maddesi uyarınca Sandıklı Asliye Ceza Mahkemesinin 28.6.2006 tarihli ve 2005/257 esas, 2006/357 sayılı kararının YASA YARARINA BOZULMASINA, suç öğelerinin oluşmaması nedeniyle sanık Fatih T.'nın, hakkında yalan tanıklık suçundan açılan kamu davasından BERAATİNE, 24.06.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.