SORUŞTURMA AŞAMASINDA DİNLENEN TANIĞIN KOVUŞTURMA AŞAMASINDA DİNLENMEMESİ NEDENİYLE, TANIĞIN İFADELERİ MAHKUMİYET HÜKMÜNE ESAS ALINAMAZ.
EVİNDE YAPILAN ARAMA SONUCU POŞET İÇİNDE 12,5 GRAM ESRAR MADDESİ BULUNMASI TEK BAŞINA SANIĞIN UYUŞTURUCU MADDE İMAL VE TİCARETİNİ YAPTIĞINI GÖSTERMEZ. UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ VE EVDE ESRAR BULUNMASI HAKKINDA YARGITAY KARARI
1)
YARGITAY
10. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2011/5104
Karar Numarası: 2011/4583
Karar Tarihi: 25.05.2011
CEZA YARGILAMASINDA DELİLLERİ TAKDİR YETKİSİ
KAÇAKÇILIĞI ÖNLEME, İZLEME VE ARAŞTIRMAKLA GÖREVLİ OLANLAR
5271 s. CMK/217
ÖZETİ: Muhbirin tanık olarak dinlenmesi, bu mümkün olmadığı takdirde, ihbar dikkate alınmaksızın diğer delillere göre sanığın suçunun niteliğinin belirlenmesi gerekirken; muhbir can güvenliğinin bulunmadığını ileri sürerek ifade vermek istemediğini belirttiğinden, tanık olarak dinlenmesinin mümkün olmadığı şeklindeki gerekçeyle, dinlenmeyen muhbirin ihbarına da dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması, Yasaya aykırıdır.
Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanık ......... hakkında ................1. Ağır Ceza Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonucu, 03.11.2010 tarihinde 2010/257 esas ve 2010/341 karar sayı ile kurulan mahkûmiyet hükmünün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dava dosyasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın onama isteyen tebliğnamesi ile 09.03.2011 tarihinde Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Hükmedilen cezanın miktarına göre, 5320 sayılı Kanunun 8/1, 1412 sayılı CMUK'nın 318 ve 5271 sayılı CMK'nın 299. maddeleri uyarınca, sanık müdafiinin temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğinin reddine karar verilerek, duruşmasız olarak inceleme yapılmıştır.
08.02.2008 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanunla, 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanun'un 27. maddesi yürürlükten kaldırılmış; böylece, 08.02.2008 ve sonraki tarihlerde uyuşturucu ve uyarıcı madde suçlarıyla ilgili ihbarda bulunan kişiler hakkında, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nun 19. maddesinin 4. fıkrasında öngörülen “Kaçakçılık olaylarını ihbar edenlerin kimlikleri, izinleri olmadıkça veya ihbarın niteliği haklarında suç oluşturmadıkça açıklanamaz. Bu kişiler hakkında tanıkların korunmasına ilişkin hükümler uygulanır” şeklindeki hükmün uygulanmasına olanak kalmamıştır.
24.11.2008 tarihinde somut olayla ilgili olarak ihbarda bulunan ve kimliği kolluk görevlilerince bilinen kişi hakkında 5607 sayılı Kanunun 19. maddesinin 4. fıkrasının uygulanması mümkün değildir. Öte yandan 5271 sayılı CMK'nın 217. maddesinde, hâkimin kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabileceği belirtilmiştir.
Bu durumlar karşısında, muhbirin tanık olarak dinlenmesi, bu mümkün olmadığı takdirde, ihbar dikkate alınmaksızın diğer delillere göre sanığın suçunun niteliğinin belirlenmesi gerekirken; “muhbir can güvenliğinin bulunmadığını ileri sürerek ifade vermek istemediğini belirttiğinden, tanık olarak dinlenmesinin mümkün olmadığı” şeklindeki gerekçeyle, dinlenmeyen muhbirin ihbarına da dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA; bozma nedeni ile tutuklu kaldığı süreye göre sanığın SALIVERİLMESİNE, başka suçtan hükümlü veya tutuklu olmadığı takdirde serbest bırakılmasının sağlanması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazı yazılmasına, 25.05.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
2)
YARGITAY
10. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2010/28975
Karar Numarası: 2011/5110
Karar Tarihi: 21.06.2011
KULLANMAK İÇİN UYUŞTURUCU MADDE BULUNDURMAK SUÇU
SUÇUN NİTELİĞİNİN BELİRLENMESİNDE HATA
MUHBİRİN SOYUT İHBARI DIŞINDA DELİL BULUNMAMASI
ÖZETİ: Evinde yapılan arama sonucu bir poşet içinde 12,5 gramdan ibaret esrar bulunması nedeniyle, sanık hakkında bu esrarı hem satmak hem de kullanmak için bulundurduğu gerekçesiyle uyuşturucu madde ticareti yapma ve kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçlarından dava açılmış, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan beraat, uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkumiyet kararı verilmiş ve beraat kararı temyiz edilmemiş ise de; tüm aşamalarda suç konusu esrarı satmak için değil, kullanmak için bulundurduğunu söyleyen sanığın savunmasının aksine, muhbirin soyut ihbarı dışında delil bulunmadığı, tek olan fiilin bütünüyle ‘‘kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma’‘ suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suçun niteliği yanlış belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
DAVA: Dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü.
Karar: Evinde yapılan arama sonucu bir poşet içinde 12,5 gramdan ibaret esrar bulunması nedeniyle, sanık hakkında bu esrarı hem satmak hem de kullanmak için bulundurduğu gerekçesiyle uyuşturucu madde ticareti yapma ve kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçlarından dava açılmış, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan beraat, uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkumiyet kararı verilmiş ve beraat kararı temyiz edilmemiş ise de; tüm aşamalarda suç konusu esrarı satmak için değil, kullanmak için bulundurduğunu söyleyen sanığın savunmasının aksine, muhbirin soyut ihbarı dışında delil bulunmadığı, tek olan fiilin bütünüyle ‘‘kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma’‘ suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suçun niteliği yanlış belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulması,
Sonuç: Yasaya aykırı, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan hükmün bozulmasına, bozma nedenine göre sanığın salıverilmesine, başka suçtan hükümlü veya tutuklu olmadığı takdirde salıverilmesinin sağlanması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına, 21.06.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.
3)
YARGITAY
3. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2003/2543
Karar Numarası: 2003/6698
Karar Tarihi: 05.11.2003
MAKTU VEKALET ÜCRETİNİN NOKSAN TAYİNİ
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü:
Bozma üzerine yapılan incelemede;
Hüküm tarihi itibarıyle maktu vekalet ücretinin noksan tayini temyiz edenin sıfatı itibarıyle bozma sebebi sayılmamıştır.
Yerinde görülmeyen sair itirazların reddine;Ancak
Dairemizin 26.11.2001 tarih, 2001/11417 E.12237 K.sayılı ilamında muhbir tanık ile sanık arasında suç isnadını gerektirecek maktu vekalet ücretinin noksan tayini bir husumetin olup olmadığının araştırılması gerektiğine işaret edilmiş olmasına, bozmadan sonra yapılan yargılamada tanık sıfatıyla ifadelerine başvurulan Abdullah'ın sanık ile muhbir tanık arasında önceye dayanan bir husumet olup olmadığı konusunda bir bilgisinin olmadığını belirtmesine karşın, köy muhtarı ve diğer köy azalarının, sanık ile muhbir tanık arasında daha önce çocuk kavgası sebebiyle bir husumet olduğunu bildirmiş olmalarına, ayrıca köy muhtarı ve köy azalarından İsmail Hakkı'nın sanık ile muhbir tanık arasında önceye dayalı husumet olduğunu bildirmekle birlikte, karşılıklı olarak birbirlerini şikayet ettiklerini belirtmiş olmaları karşısında suç isnadını gerektirecek husumetin varlığı kabul edilerek ayrıca muhbirin soyut iddiasından başka delilde mevcut olmadığı da gözetilerek sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi,
SONUÇ: Bozmayı gerektirmiş O yer C.Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 5.11.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
4)
YARGITAY
10. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2011/4420
Karar Numarası: 2011/4524
Karar Tarihi: 13.05.2011
UYUŞTURUCU VEYA UYARICI MADDE İMAL VE TİCARETİ SUÇU
Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanıklar M.O. ve M.Ş. hakkında Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonucu, 16.07.2009 tarihinde 2009/74 esas ve 2009/236 karar sayı ile kurulan mahkûmiyet hükümlerinin sanık M.O. müdafii ile sanık M.Ş. tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca onama isteğiyle dava dosyasının tebliğname ekinde 09.03.2011 tarihinde Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
KARAR : 1- Gerekçeli kararın başına suç tarihinin 07.01.2009 yerine 07.01.2008 olarak yanlış yazılması,
2- Olayı ihbar eden muhbir biliniyorsa kimliği ile adresi ilgili kolluk biriminden sorularak bu kişinin tanık olarak dinlenmesi, daha sonra deliller birlikte tartışılarak sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması,
SONUÇ : Yasaya aykırı, sanık M.O. müdafii ile sanık M.Ş.'nin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükümlerin BOZULMASINA, bozma nedenine ve tutuklu kaldıkları süreye göre sanıkların SALIVERİLMESİNE, başka suçtan hükümlü veya tutuklu bulunmadıkları takdirde serbest bırakılmalarının sağlanması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazı yazılmasına, 13.05.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Keşan Avukat, KEŞAN CEZA AVUKATI, EDİRNE CEZA AVUKATI, ENEZ CEZA AVUKATI, İPSALA CEZA AVUKATI, UZUNKÖPRÜ CEZA AVUKATI, MERİÇ CEZA AVUKATI, HAVSA CEZA AVUKATI, TEKİRDAĞ CEZA AVUKATI,boşanma, KARŞILIKSIZ ÇEK ŞİKAYETİ, ceza, aile, hukuku, keşan boşanma avukatı, keşan ceza avukatı, keşan , keşan sigorta avukatı, keşan sözleşme avukatı, keşan tapu avukatı, keşan miras avukatı, Keşan'da en iyi avukat, idare, tarım, taşınmaz, çiftçi, yabancı, göç, vatandaşlık, sigorta, kamulaştırma, danışmanlık, velayet, tapu davası avukatı, şirket avukatı, enez avukat, ipsala avukat, uzunköprü avukat, edirne avukat, keşan ceza avukatı, uyuştucurucudan ne kadar yatarım, keşan tapu davası avukatı, keşan ceza mahkemesi, keşan adliyesi