• bilgi@busrayigit.av.tr
  • 0543 745 40 75
ARA 0543 745 40 75

KAMULAŞTIRMADAN VAZGEÇİLDİĞİ DURUMDA ESKİ TAPU SAHİPLERİ KAMULAŞTIRMA BEDELİNİ FAİZİYLE BİRLİKTE İDAREYE VERİRSE  YENİDEN TAŞINMAZIN SAHİBİ OLURLAR - KAMULAŞTIRMADAN VAZGEÇİLMESİ VE BEDEL ÖDENMESİ HAKKINDA YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI

KAMULAŞTIRMADAN VAZGEÇİLDİĞİ DURUMDA ESKİ TAPU SAHİPLERİ KAMULAŞTIRMA BEDELİNİ FAİZİYLE BİRLİKTE İDAREYE VERİRSE  YENİDEN TAŞINMAZIN SAHİBİ OLURLAR - KAMULAŞTIRMADAN VAZGEÇİLMESİ VE BEDEL ÖDENMESİ HAKKINDA YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI

KAMULAŞTIRMADAN VAZGEÇİLDİĞİ DURUMDA ESKİ TAPU SAHİPLERİ KAMULAŞTIRMA BEDELİNİ FAİZİYLE BİRLİKTE İDAREYE VERİRSE  YENİDEN TAŞINMAZIN SAHİBİ OLURLAR - KAMULAŞTIRMADAN VAZGEÇİLMESİ VE BEDEL ÖDENMESİ HAKKINDA YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI

 

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

Esas Numarası: 1997/7-519

Karar Numarası: 1997/788

Karar Tarihi: 08.10.1997

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI

ÖZETİ: 1. Kamulaştırılan yerin, kamulaştırma amacına tahsisine gerek kalmadığı ahvalde, bedeli karşılığı iadesi eski mal sahibine bildirildiğinde eski mal sahibinin bildirimi takiben 3 aylık süre içinde parayı yatırarak taşınmazı geri alması mümkündür. Bu 3 aylık süre hak düşürücü nitelikte olduğundan, bu süre içinde parayı yatırmayan malikin geri almaktan kaçındığı kabul edilmelidir. Paranın yıllar sonra yatırılması karşısında, idarenin tapu sicil müdürlüğü'ne taşınmazın mal sahiplerine iadesi konusunda yazı yazması da hukuki sonuç doğurmaz. 2. Kadastro mahkemeleri, tespit yönünden önce taraflar arasında doğan mülkiyet uyuşmazlıklarını çözmekle yükümlüdür.

DAVA ve KARAR: Taraflar arasındaki "kadastro tespitine itiraz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İpsala Kadastro Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 12.07.1994 gün ve 1991/62 E., 1994/25 sayılı kararın incelenmesi davalı D.S.İ. vekili tarafından istenilmesi üzerine;

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 26.09.1995 gün ve 1994/6909-1995/9751 sayılı ilamı:

(... Kadastro sırasında 292 ada, 9 parsel sayılı 64034 m2. yüzölçümündeki taşınmaz tapu kayıtlarına dayanılarak D.S.İ. Genel Müdürlüğü adına tespit edilmiştir. Davacı H. A. taşınmazın miras bırakanı R. A.’a ait iken kamulaştırma sonunda davalı idare adına tapu kaydı oluşturulduğunu, ancak daha sonra taşınmazın kamulaştırma amacına tahsisine gerek kalmadığından bedeli karşılığında iade edildiğini ileri sürerek dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne, dava konusu parselin R. A. mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Dava konusu taşınmaz D.S.İ. Genel Müdürlüğünce kamulaştırılmış iken kamulaştırmaya ihtiyaç kalmaması nedeniyle Kamulaştırma Kanunu’nun 22. maddesi uyarınca kamulaştırma bedelinin 3 ay içerisinde ödenerek taşınmazın geri alınması, taşınmazın maliklerine noter kanalıyla bildirilmiş ancak malikler 3 aylık süre içerisinde parayı yatırmamış, buna karşılık yıllar sonra 1975 yılında para yatırılmıştır. Kamulaştırma Kanunu’nun 22. maddesinde öngörülen 3 aylık süre hak düşürücü bir süredir. Bu süre içerisinde bedeli yatırmayan malikin geri almaktan kaçındığı kabul edilmelidir. Paranın yıllar sonra yatırılması karşısında idarenin taşınmazın mal sahiplerine geri verilmesi konusunda Tapu Sicil Müdürlüğü’ne yazı yazması hukuki sonuç doğurmaz. Yok olan süreyi yeniden canlandırmaz. Bu nedenle dava konusu taşınmazın davalı idare adına tesciline karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Görev konusu yargılamanın her aşamasında doğrudan gözetilmesi gerekir. O nedenle özellikle mecurun hukuksal niteliği itibariyle davaya bakmaya Kadastro Mahkemesi’nin görevli olup olmadığı incelenmiştir. Davacının istemi yenilik doğurucu bir dava niteliğinde olmayıp doğrudan mülkiyet uyuşmazlığına dayandığı açıktır. Kadastro Mahkemeleri 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 25. maddesi hükmünce tespit yönünden önce taraflar arasında doğan mülkiyet uyuşmazlıklarını çözümlemekle yükümlüdür. Hal böyle olunca davaya bakmaya Kadastro Mahkemesinin görevli olduğuna oyçokluğu ile karar verildikten sonra işin esasına geçilmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi Usul ve Yasa’ya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davalı D.S.İ. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA) oyçokluğu ile karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ

1-Dava konusu taşınmazın davalı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce kamulaştırıldığı dosya kapsamı ile saptanmış olup çoğunlukla aramızda ayrık düşünce yoktur. Davalı idare kamulaştırmadan sonra taşınmazı kayıt malikine iadesi cihetine gitmiş olup bu işlemlerin geçerli olup olmadığının tartışılması davanın konusunu oluşturmaktadır.

Kadastro Mahkemeleri 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 25. maddesi hükmünce tespit gününden önce taraflar arasında doğan mülkiyet uyuşmazlıklarını çözümlemekle yükümlüdür. Mülkiyet uyuşmazlıkları ise tespit davası niteliğini taşır. Bu davada değerlendirilmesi gereken husus davalı idarenin iade konusunda yaptığı işlemler sonucu mülkiyetin davacı tarafa geri dönüp dönmediğidir. Davaya bu değerlendirmeye göre bakıldığında davacı tarafın isteği yenilik doğurucu bir dava niteliğindedir. Bu nitelikteki davalara ise Kadastro Mahkemesinde bakılamaz. Mahkemece bu yön gözetilerek kaydın iptali konusunda açılan davanın Kadastro Mahkemesinin görevine girmediğinden görevli A. Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.

2-Görev yönü çoğunlukla düşünülmediği gibi bir an için çoğunluğun düşündüğü şekilde davanın Kadastro Mahkemesinde görülmesi benimsendiği takdirde ise davalı idare davacılar tarafından verilen önelden sonra kayıt malikinin mirasçıları tarafından yatırılan parayı almış; bununla da yetinmeyerek Tapu Sicil Müdürlüğüne tapuda gerekli işlemin yapılması için müzekkere yazmıştır. Davalı idare davacı tarafın verilen süreden sonra yatırdığını gözardı ederek parayı kabul ettiğine ve iade için işleme giriştiğine göre idarenin iradesinin taşınmazın hak sahiplerine iade olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Nitekim aynı nitelikte başka kişi hakkında yapılan işlem sonucu iade edilen taşınmaz malikine kayden verilmiş bulunmaktadır. İdarenin memurlarının yaptığı işlemin geçersiz olduğu konusunda idare tarafından herhangi bir iddia ileri sürülmemiş ve ispatta edilmemiştir. İdarenin takdir edilen bedeli tahsil ederek taşınmazı önceki malikine iadesine karar verilmesi ve kayden gerekli işlemin yapılması için Tapu Sicil Müdürlüğüne yazı yazması, taşınmazda hakkı kalmadığını göstermektedir. Mahkemece deliller değerlendirilerek taşınmazın tapu kaydı malikinin mirasçıları adına tesciline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerde öncelikle görev yönünün düşünülmesi, sonra ise idarenin yaptığı işlemlerin geçerli olduğunun gözardı edilmesi sonucu sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.

 

 

Keşan Avukat, boşanma, ceza, aile, hukuku, keşan boşanma avukatı, keşan ceza avukatı, keşan , keşan sigorta avukatı, keşan sözleşme avukatı, keşan tapu avukatı, keşan miras avukatı, Keşan'da en iyi avukat, idare, tarım, taşınmaz, çiftçi, yabancı, göç, vatandaşlık, sigorta, kamulaştırma, danışmanlık, velayet, tapu davası avukatı, şirket avukatı, enez avukat, ipsala avukat, uzunköprü avukat, edirne avukat

MAKALELER