DANIŞTAY 8. DAİRESİ KARARI - İDARİ HİZMET SÖZLEŞMELERİ HAKKINDA DANIŞTAY KARARI - SÖZLEŞMELİ PERSONELİN İŞ SÖZLEŞMESİ YENİLENMEDİĞİ DURUMDA DAVANIN İDARİ YARGIDA AÇILMASI GEREKTİĞİ HAKKINDA YARGITAY VE DANIŞTAY KARARLARI - SÖZLEŞMELİ PERSONELİN DİĞER KAMU GÖREVLİLERİ GRUBUNA DAHİL OLDUĞU - SÖZLEŞMELİ PERSONELİN İŞTEN ÇIKARILMALARI HAKKINDAKİ DAVALAR HANGİ MAHKEMELERDE AÇILIR?
1)
DANIŞTAY
8. DAİRE
Esas Numarası: 1989/468
Karar Numarası: 1989/649
Karar Tarihi: 05.07.1989
ÖZETİ: Sözleşmeli personel olan davacının sözleşmesinin yenilenmeyerek işine son verilmesi işlemine karşı açılan davada idari yargı yerinin görevli olduğu hakkında
Türkiye Ticaret, Sanayi, Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği kadrolu memuru iken sözleşmeli personel olarak çalışmaya başlayan davacının, sözleşmesinin yenilenmeyerek işine son verilmesine ilişkin işleme karşı açılan davayı; 233 sayılı KHK’nin 308 sayılı Yasa hükmünde kararname ile değişik 45. maddesinin 8. fıkrasında bu gibi uyuşmazlıkların ve çözümünün adli yargı yeri olduğu kuralı yer aldığı gerekçesiyle görev yönünden reddeden İdare Mahkemesi kararının bozulması istemidir.
2709 sayılı T.C.Anayasasının 128. maddesinde, “Devletin, Kamu İktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülür.
Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atamaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri yasayla düzenlenir.” hükmü yer almaktadır. 135. maddesinde de kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının, kamu tüzel kişiliği olduğu belirtilmektedir.
Anılan maddeler uyarınca, memurlarla birlikte kamu hizmetinin getirdiği asli ve sürekli görevleri yürüteceği belirtilen “diğer kamu görevlilerinin” atanma, görev, yetki, her türlü özlük hakları ile hukuki durumlarının yasalarla düzenlenmesi esası kabul edilerek, bunların toplu sözleşme ile istihdam edilen ve iş hukuku kurallarına bağlı bulunan işçilerden farklı olarak statü hukuku içinde yer almaları esası benimsenmektedir.
5590 sayılı Yasanın 2567 sayılı Yasa ile değişik 86. maddesinde oda, borsa ve birlik memuru, sözleşmeli ve geçici personeli ve hizmetlilerini çalıştırma, atama nakil, işten çıkarma ve cezalandırma işlemleri, aylık ücret ve ödenekleri, emekli işlemlerinin şekli, işten ayrılma tazminatı, çalışanlara yapılacak yakacak, aile ve doğum, ölüm ve Devlet Memurları Yasasında yer alan bu gibi diğer sosyal yardım tutar ve şekillerinin yönetmelikte gösterileceği belirtilmektedir.
Bu kurala dayalı çıkatılan yönetmelikte de sözleşmeli personelin hizmetinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri yapamayacağına ilişkin kural bulunmadığı gibi, davacının sözleşmesinde görevinin memur olduğu belirtilmektedir.
Açıklanan nedenlerle uyuşmazlık idari yargının görev alanına giren nitelik taşıdığından temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulmasına ve dosyanın anılan mahkemeye gönderilmesine karar verildi.
AZLIK OYU
5590 sayılı Yasanın 2567 sayılı Yasa ile değişik 86. maddesine göre odada sürekli çalışanlar memur, sözleşmeli ve hizmetli olarak üç ayrı durumda bulunmaktadır. Yasada herhangi bir tanım ve kural yoksa da bu üç çalışma biçiminin birbirinden ayrı hukuksal durumlar oluşturduğu bellidir.
Diğer yandan odaların yürütmekle görevli oldukları hizmetleri bu üç ayrı durumda bulunan kişiler aracılığı ile yürütmek zorunda olduklarına göre bu kişilerin hukuksal durumları gördükleri hizmetlerle birlikte düşünülerek belirlenmelidir. Bir kamu tüzel kişiliğinde temel hizmetlerin gördürülmesi ile görevli kişiler için bir kadro ayrılması ve bu kadrolar içinde bir unvanı olmayan bir kişinin o kuruluşun temel hizmetlerinden birini görmekte olduğu ileri sürülemez. Bir kuruluşta sözleşmeli kişi ile kuruluş arasında sözleşmeden çıkan uyuşmazlıklarda temel kural uyuşmazlığın adli yargı yerlerince çözülmesi gerekmekte isede yukarda açıklandığı üzere sözleşmeli kişinin bu kuruluşta belli bir kadro ve unvanla çalışarak temel hizmetlerden birini görmekle görevli olması ve ancak bu durumda bulunması halinde sözleşme bir idare hukuku sözleşmesi sayılabilir. Aksi takdirde doğası gereği sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda görevli yargı yerinin adli yargı yeri olduğu kuşkusuzdur.
Dava konusu olayda, ticaret sicil gazetesinde ayrılmış özel unvanlı ve kadrolu bir durumda bulunmayıp temel bir hizmeti görmekle görevli olmadığı belli olan ve kendi isteği ile sözleşmeli durumda çalışan kişi ile idare arasında sözleşmenin bozulmasından doğan uyuşmazlığın görüm ve çözüm yeri adli yargı yeri olduğundan temyiz isteminin reddi gerektiği oyu ile karara karşıyım.
2)
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 1991/16746
Karar Numarası: 1992/3976
Karar Tarihi: 09.04.1992
İDARİ YARGI YOLUNUN GÖREVLİ OLMASI
DAVA: Davacı, yıllık ücretli izin parasının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR: Davacı, davalıya ait işyerinde 233 sayılı KHK.'ye tabi sözleşmeli personel olarak çalışmakta iken izninin kullandırılmadığını ileri sürerek izin parası ile faizini istemiştir.
233 sayılı KHK. uyarınca sözleşmeli personel olarak çalışanlar işçi sayılmazlar. Aradaki ilişki idari sözleşmeye dayanır. Böyle olunca davaya bakmaya idari yargı yeri görevli olur. O halde, uyuşmazlıkla ilgili dönemde davacının sözleşmeli personel olup olmadığı araştırılıp, gerçekten sözleşmeli personel ise görevsizlik kararı vermek gerekir. Bu husus üzerinde durulmaksızın işin esası hakkında hukuki karar tesisi doğru değildir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle ( BOZULMASINA ), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 9.4.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.